Ne güzel bir adammışsın sen, anlamak çok zor değil. Aslında hepimizin dönem dönem her şeyin ağır geldiğini hissettiğimiz zamanların tercümanı gibisin. Bakışlarını kaçırıyorsun bazen, gözlerinden parıltılı bir keder yansıyor.
Büyük bir soğukkanlılıkla intihar kararı alma sürecinden bahsediyorsun. Her şeyin farkında olman, bilinçli oluşun ve kararlılığın her hâlinden belli. Uzun süredir mutsuz olduğunu, başa çıkamadığını bir şeylerin artık ağır geldiğini ve bunun bir anda alınmış değil, ötelenmiş bir karar olduğundan söz ediyorsun.
"Çok uzun zamandır mutsuzum ve intihar benim için yeni bir şey değil. Elbette bardağı taşıran damlalar oluyor. Ancak taşan bir bardaktan birkaç damlayı sorumlu tutmak, taşımayı bunlara bağlamak çok doğru gelmiyor bana açıkçası"
Suçu son damlalara yüklemiyor oluşun bile senin nasıl bir insan olduğunu anlatıyor.
Bakın ne diyor Mehmet;
"O bir noktada birazcık kendimi yalnızlığa ittim. İşin o hayatın tatsız taraflarıyla çok başa çıkamadım herhalde. Çünkü nazik, neşeli, eğlenceli, akıl ve ruh olarak böyle bi incelik ve derinliğe sahip birisi olmayı çok önemsedim. Şu anda bunları korumak ve sağlamak ciddi bir yük hâline geldi benim için. Bu konuda takatimin artık tükendiğini ve işin o karanlık tarafının daha ağır geldiğini, taşıyamadığımı ve böyle sarsıntılarda dağılıp gün geçtikçe kendimi toparlamakta daha da zorlanıyorum. Bu da çok sıkıcı bir kısır döngü hâlini aldı." diyor ve ışığı kaybettiğini belirtiyorsun. Hayatını devam ettirme motivasyonunun artık kalmadığından söz ediyorsun. Motivasyon gerçekten çok önemli şu hayatta. Motivasyon olmadıkça ne yaşadığımız ilişkiler, ne yaptığımız işler, hiçbiri olmuyor, yürümüyor. Sen de artık yürütemiyorsun belli ki bir şeyleri.
Keşke hayat sende bu hissi yaratmasaydı, arkanda onca insanı acı içinde bırakıp gitmeseydin. Keşke sosyal medyada bazı kendini bilmezlerin ortaya attığı gibi "viral bir kampanya" olsaydı hepsi. Ancak sen yolunu çizmişken, bize de ancak yolculuğunun keyifli geçmesini dilemek düşer.
Elinde şarap kadehi, diğer elinde sigaran, fonda "Every time we say goodbye, I die a little" sözleriyle veda ediyorsun...
Hiç tanımadığım o adamın, şarabına, sigarasına eşlik etmek, son müziğini beraber dinlemek. Ah be Mehmet. Dilerim düşlediğin huzura kavuşmuşsundur...