Davut Özdağ kendisinden boşanmak isteyen karısını (Ayşe Özdağ) sokak ortasında defalarca bıçaklıyor. Bu görüntü de kameralara yansıyor. Etrafta birçok insan var, adamın biri önce bir yaklaşıyor ama sonra muhtemelen bıçaklı saldırganın korkusundan aynı hızla uzaklaşıyor. Birçok insan olaya seyirci kalıyor, öylece bakıyor.
Türk milletinde zaten kavgayı seyretmek, şiddete izleyici kalmak akıl almaz bir haz verir. Bilirsiniz sokakta bir kavga oldu mu insanlar ayırmak ya da müdahale etmekten ziyade ne olduğunu ne bittiğini anlamak üzere merakla izler gerçekleşen hadiseyi. Karışmak istemez, kendilerine de zarar gelir diye.
Neyse ki bu hikayede o izleyicilerin aksine olaya duyarsız kalamayan bir vatandaş var. Mevlut Tuğan. Kendisi aslında hepimizin yapması gerekeni yapıyor, duyarlı bir vatandaş olarak kadını adamın (adam demeye bin şahit ister, lafın gelişi) elinden kurtarıyor. Apartmanların birinden olay yerine atılan kova da Tuğan'ın kovayı kalkan olarak kullanmasına yardımcı oluyor. Bu cesur adam sayesinde Ayşe Özdağ hastanede hala yaşam savaşı veriyor...
Ayşe Özdağ ile Davut Özdağ bir süredir ayrı yaşıyor. Boşanma davası devam ederken, Davut Özdağ'ın eşinin evine 6 aylık yaklaşmama cezası bulunduğu ancak eşini sürekli rahatsız ettiği söyleniyor. Eşinin canına kast edebilen bu insan müsvettesi, "Bir süredir ayrıydık. Ben de kendisiyle konuşmak istedim. Elinden tutarak bir çay içmek istedim. Bunu kabul etmedi ve bağırmaya başladı. Ben de kendimi tutamadım ve bıçakladım" diyor. Eşinin canına kıymak isteme sebebi son derece basit : Konuşmayı kabul etmemesi!
Her geçen gün birçok kadın öldürülüyor. "Boşanmak istedi, öldürdüm", "Namusumu kirletti, öldürdüm", "Kıskanıyordum, öldürdüm". Bu kadar basit bahaneleri. Haksız tahrik indirimi gibi şeyler de şiddete, cana kast etmeye başvuran kocaların ekmeğine yağ sürüyor. Yasalar beklenildiği kadar caydırıcı değilken, insan hayatı, özellikle kadınların yaşam hakkı değersizleştiriliyor. Cinayeti gerçekleştirenler çoğu zaman kısa bir süre içerisinde yatıp çıkabiliyorlar.
Toplum olarak ne zaman böyle duyarsızlaştık? Ne zaman "karı koca arasına girilmez", "koca bu döver de söver de bize ne" mantığından çıkacağız? Kaç Ayşe'nin daha bu yolda hayatına kast edilecek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder