Ekşi sözlükte konuyla ilgili entrylere bakarken yazarlardan birinin kan dondurucu tespitiyle sarsılıyorum. İsmini afişe etmek istemediğim yazar, oğlunu tüm annelerin sevdiğinden daha fazla sevdiğini düşündüğünü belirtiyor. Oğlunu hayatta yaşayacağı tüm acılardan ve kötü şeylerden kurtardığından ötürü gerçek evlat sevgisinin bu olduğunu söylüyor.
Bu anne de, bu arkadaşın görüşü de toplum olarak ne kadar ruh sağlığımızın bozuk olduğunun resmidir. Bir anne çocuğunun acılarını dindirmek için oğlunu öldürüyor. Videoyu izliyorum da, o minik çocuğun annesinin kendini boğma anında neler düşündüğünü tahmin edemiyorum. Her geçen gün o kadar çok sarsıcı haberler okuyor ve izliyoruz ki, benim korkum bunlara artık şaşırmama noktasına gelme ihtimalimiz.
13 Şubat'a geliyorum. Mersin'de 3 gün önce kaybolan 20 yaşındaki Özgecan en son üniversiteden bir kız arkadaşıyla dolmuşa biniyor, arkadaşı Özgecan'dan önce dolmuştan inip evine devam ediyor. Özgecan'dan bir daha haber alınamıyor. Dün ise, jandarma otoyola nasıl çıkacaklarını soran bir minibüs şöförünün otoyol yerine ormanlık alana ilerlediğini görünce acı gerçek yer yüzüne çıkıyor. Sorgulanan Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe, genç kızı bıçaklayarak öldürdüklerini, cesedini benzin yakarak yaktıklarını, ardından da Çamalan Kötü Alman Mezarlığı yakınındaki Cin Deresi yatağına attıklarını itiraf ediyor. Minibüs şöförü Suphi Altındöken ise dün yakalanıyor.
Kan dondurucu haberlerden biri daha. Boğazım düğümleniyor, yutkunamıyorum. Empati yapıyorum, kızın içinde bulunduğu durumu düşünüyorum, kan beynime sıçrıyor. Hangimizin can güvenliği var ki bu ülkede? Bu adamlarla aynı havayı soluduğum için, kendimden, insan olarak, toplum olarak geldiğimiz noktadan utanıyorum.
Bu olay, aklıma 2014 yılı içerisinde benzer şekilde katledilen minik Gizem Akdeniz'i getiriyor. 6 yaşındaki dünyalar güzeli kız da minik kızın ablasıyla evlenmek isteyen ancak aile vermeyince intikam üzerine böyle bir vahşete imza atan hasta bir herif tarafından önce bıçaklanarak sonra canlı canlı yakılarak katledilmişti. Bu haberleri okudukça, hatırladıkça gerçekten vücudum tepki veriyor, alev sarıyor bedenimi. Ne Gizem'in güzel gülümsemesi ne de Özgecan'ın masum güzelliği gözümün önünden gitmiyor. Nasıl insanlarla aynı toplumu soluduğumuza inanamıyorum.
Aileler mi yetiştiremiyor, eğitim mi yetersiz, yoksa toplumca sıyırmak üzere miyiz bilmiyorum. Hoş, Berkin Elvan'ın annesini ve babasını topluma yuhalatan, çocuklarınıza çığlık atmayı öğreten gibi üstün zekavari öneriler getiren bir iktidarın da bu cinayetlerdeki payını, adalet sisteminin eşitsizliğini unutmamak gerek.
Toplumun büyük bir yüzdesi karantinaya alınmalı, toplumca tımarhaneye kapatılıp dükkanı kapatalım gidelim bence. Her geçen gün yeni bir vahşet, her geçen gün onlarca cinayet...