22 Şubat 2014 Cumartesi

Rakı içen kadın...

Rakıyı içen kadın gülüyorsa, o gülüşün ardında en az dokuz roman, on dört tane de film repliği yatar.
Rakıyı içen kadının gülüşünde, bu dünyanın en zararsız mutluluğu vardır çünkü, büyük gülerler, büyük susarlar...

Rakı içen kadın, rakıyı çok sık içmez.
Ama rakıyı içtiği an, bil ki içme zamanı gelmiştir ve konuştuklarında net konuşurlar...

O kadınlar keyfine doyum olmayan bir akşamüstü sonrasında, bir kıyıda köşede, gece sefası gibi açarlar.
O kadınlar, afet-i devrandır...
Ve, rakı içen kadının elleri güzeldir...
O kadınlar, senden başkasını severlerken bile seni incitmezler.

Şarkı söyleyesi varsa, susmalısındır. İzlemelisindir. Dinlemelisindir. Rakı içen ve şarkı söyleyen o kadını.
Rakı içen kadın, herkesle rakı içmez ve seninle rakı içiyorsa, senin için kalbinde en az yüz elli metrekare daha yer vardır.

Ve sen, bunu bildiğin için, o kadına, kalbinin tüm kapılarını beklentisizce açmış, cebindeki tüm anatharlarıysa hiç bulmamak üzere yutmuşsundur.

Rakı içen kadın, cihanda sulhtur: ağdalı değil, nağmeli sever.
Rakı içen kadın güzeldir, masasındakilere de...

Can Yücel


21 Şubat 2014 Cuma

Oysa sadece kafa dağıtmaktı niyeti...

Yakışıklı adam içeri girdi. Kafası bir şeye bozuktu sanki. Biraz alkol alıp keyiflenmek, biraz da müziğin büyüsüne kapılmak için orada olduğu mesajını veriyor gibiydi. Bara yöneldi, bir içki kaptı kendisine. Tek başına olmak istiyordu. Sahneye yakın bir köşe seçti kendine, müzik çok keyifli geliyor kulaklarının pasını siliyordu. Elindeki vokta enerji ise, müziğin yol açtığı keyfe çok güzel eşlik ediyordu.

Adamı izleyen bir kız grubu çarptı göze. Dönüp dönüp adama bakıyorlardı. Adamı adeta göz hapsine almışlardı. Yaşları oldukça küçüktü. Adam ise 30'larındaydı. Adamı izlerken parlayan gözleri adamı beğendiklerinin sinyalini veriyordu. Oysa aralarında en azından 10 yaş vardı.Üzerindeki gözleri, yüzü kızlara dönük olmadığı halde o da farketmişti. Nedense kızların bakışları rahatsız etmişti. Döndü, baktı kızlara. Kızların bu göz hapsinden memnun olmadığı hâlinden belliydi. En sonunda dayanamayıp kızlara, komik bir durum olup olmadığını sordu. İçlerinden biri "Seni çok beğendik" dedi. Çoğul konuşmuştu. Yaşlarının küçük olduğunu, o da farketmişti. Bu yüzden bir rahatsızlık hissiyatı sarmıştı bedenini. "Siz kaç yaşındasınız ki?" diye sordu heyecanlı gruba. 17 yaşlarını aşmamışlardı. "Ben kaç yaşındayım sizce" diye bir soru yöneltti kızlara. Kızlardan biri "Benim için önemi yok" dedi. Bu yanıt ve tavır karşısında o kadar rahatsız hissetmişti ki kendisini, sanki kız kardeşi, kendi çocuğu bu şekilde davranıyormuş gibi bir acı hissetti. Kız daha 17 yaşındaydı ve niyeti sadece sohbet etmek kadar masum değildi. Üzüldü... 

10 dakika öncesine kadar bulunduğu ortamdan, müzikten, elindeki içkisinden oldukça keyifli olduğu gözlenen bu adam, bu karşılaştığı tablodan sonra 2 dakika bile daha duramadı orada. Alkolün etkisiyle kalkıp yanlış davranmaktan da korktu biraz da. 


20 Şubat 2014 Perşembe

Denge...

Çoook sevdiğim Turgut Uyar şiiri vardır. Paylaşasım geldi yine;

Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenn
Şiiriniz adam akıllı şiir
Dumanı da caba

Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Ama sizin adınız ne?
Benim dengemi bozmayınız

Aşkım da değişebilir, gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var

Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne?
Benim dengemi bozmayınız!



Gerçekten denge çok önemli şu hayatta. Özellikle gel-gitlerden, dengesiz insanlardan yorulmuş biri olarak derim ki; Benim dengemi bozmayınız!








Seviyorsan git konuş bence!

Ortaokuldan bir arkadaşım var, az önce bir ricada bulundu benden ve aramızda kalacağına söz vermemi istedi. "Tabii ki" dedim. Birkaç fotoğrafını ve paylaşımını beğenmemi rica etti. Tamam, yaparım ancak öncelikle sebebini bilmem gerekir" dedim. "Umarım kıskandırma çabaları değildir" diye ekledim sözlerime. "Ona benzer bir şey ama bir sıkıntı yok, rahat ol" dedi. Kırmadım arkadaşımı.

"Şimdi bekle yeni yazımı sana yazacağım" dedim. Her ne kadar kızsa da "yapma etme" dese de ilham gelmiş yazarın önünde durulmaz dedim. Adam aramızda kalsın demiş ben bloguma konu ediyorum, amma velakin adı bende saklı.

Şimdiii, sevgili arkadaşım sözüm sana, böyle oyunlara hiç gerek yok ilişkilerde. Konu hakkında hiçbir şey bilmeden yorum yapıyorum tabii ki. Ama birine karşı bir şey hissediyorsan, oyuna ne gerek var? Özellikle kıskandırma oyununun çok gereksiz olduğunu düşünüyorum. Hele ki ilişkilerde asla yapılmaması gereken bir şey bence. Ters de tepebilir. Zaten birini seviyorsan, kıskanırsın. Ve kıskançlığın fazlasının hastalıklı bir ruh hâli olduğunu ve acaip rahatsız edici bir şey olduğunu bilen bir insan olarak söyleyebilirim ki, sevdiğin kadını/adamı karşılıklı olarak kıskanmak heyecanı canlı tutar ancak fazlası da iki tarafa da işkence gibi!

Konu hakkında sıfır bilgim olduğundan yanlış yorumlar yapıyor olabilirim ancak sen bu hatundan hoşlanıyorsan, bir şeyler hissediyorsan seni kıskanmasını sağlamak yerine konuşman, görüşmek istemen, açık olman çok daha doğru adımlar bence. Seviyorsanız gidin konuşun, ne kaybedersiniz ki? Hiçbir şey! Ama belki de kazanırsınız. Hepinize hayırlı kazançlar =)


16 Şubat 2014 Pazar

Kızlar, Oprah Winfrey'den çoook doğru tespitlerle bezenmiş mesajınız var!

If a man wants you, nothing can keep him away.
If he doesn't want you, nothing can make him stay.

Stop making excuses for a man and his behaviour.
Allow your intuition (or spirit) to save you from heartache.

Stop trying to change yourself for a relationship that's not meant to be.
Slower is better. Never live your life for a man before you find what makes
you truly happy. If a relationship ends because the man was not treating you as you deserve
then heck no, you can't "be friends".


A friend wouldn't mistreat a friend. Don't settle. If you feel like he is stringing you along, then he probably is. Don't stay because you think "it will get better." You'll be mad at yourself a year later for staying when things are not better. The only person you can
control in a relationship is you.





Avoid men who've got a bunch of children by a bunch of different women.
He didn't marry them when he got them pregnant, why would he treat you
any differently?

Always have your own set of friends separate from his. Maintain
boundaries in how a guy treats you. If something bothers you, speak up.

Never let a man know everything. He will use it against you later.

You cannot change a man's behaviour. Change comes from within.
Don't EVER make him feel he is more important than you are...
even if he has more education or in a better job.
Do not make him into a quasi-god.
He is a man, nothing more nothing less.
Never let a man define who you are!
A man will only treat you the way you ALLOW him to treat you.
All men are NOT dogs.

You should not be the one doing all the bending...compromise is two way
street.
You need time to heal between relationships...there is nothing cute
about baggage... deal with your issues before pursuing a new relationship
You should never look for someone to COMPLETE you...a relationship consists
of two WHOLE individuals...look for someone complimentary...not
supplementary.


Dating is fun...even if he doesn't turn out to be Mr. Right.
Make him miss you sometimes...when a man always knows where you are,
and you're always readily available to him - he takes it for granted .
Never move into his mother's house. Never co-sign for a man.
Don't fully commit to a man who doesn't give you everything that you need.
Keep him in your radar but get to know others.
Share this with other women and men (just so they know)... You'll make
someone smile, another rethink her choices, and another woman prepare.
Scared of being alone is what makes a lot of women stay in relationships
that are abusive or hurtful: (Dr Phill)
You should know that you're the best thing that could ever happen to anyone
and if a man mistreats you, he'll miss out on a good thing. If he was
attracted to you in the 1st place, just know that he's not the only one.
They're all watching you, so you have a lot of choices. Make the right
one.

Ladies take care of your own hearts....
Oprah Winfrey

Beni eski zamanlara götürün ve orada bırakın!

Teknoloji hayatımıza çok şeyi getirirken birçok şeyi de beraberinde götürüyor. Ben teknolojinin bizi bu kadar çok esir ettiği zamanlarda ilişki yaşamak istemiyorum arkadaş! Ne güzeldi eskiden cep telefonunun olmadığı zamanlar; Sevinç'in önünde buluşuyoruz, saat 8'de, tamam baaay...

Teknolojinin esareti illişkileri de etkiliyor. Bu whatsapp yuva yıkar diye boşuna demiyor insanlar. Yok kiminle konuşuyorsun, yok onlinesın neden bana yazmadın? Gecenin 5'inde online olmuşsun o saatte ne işin var whatsaapta?  (Whatsapp'taki "Last Seen" ibaresini  Türk hatunları için "Bak seeeeen" olarak değiştiriyorum) Facebook'ta eklediğin şu kız kim, bu erkek neden senin fotoğrafına böyle bi yorum yapmış? O tag'lendiğin fotoğrafta  neden bu kadar sarmaş dolaşsınız, ne bu samimiyet? Bla bla bla...Sorun üstüne sorun. Sorun desem bir türlü sormayın desem başka türlü!


Ben gerçekten teknolojiye bu kadar bağımlı yaşadığımız şu günlerde ilişki yaşamak istemiyorum. Sorunları bile çabuk tüketiyoruz. Ne güzelmiş büyüklerimizin ilişki yaşadığı dönemler. Belli saatte görüş, evine dön. Ertesi gün telefonlaşmanın ve görüşmenin hayalini kur...Bir şeylere çabuk erişememenin verdiği heyecanla, ilişkini ve duygularını daha sıcak tutarak bazı şeylerin değerini bil.



Teknolojinin dört bir yanımızı sardığı şu günlerde, her şeye ulaşmak çok kolay. Sevgiline de öyle ve güven sorunları yaşamak işten bile değil. Bu aslında bir avantaj gibi gözükse de, ilişkilerin üzerinde olumsuz etkileri de olduğu yadsınamaz bir gerçek. Her şeyi çabuk tüketiyoruz, sevgiyi, aşkı, cinselliği... Fast food ilişki dönemi insanı değilim ben, sorgulayıcı ruh halinin adamı hiç değilim. Yok ben almam, alana da mani olmam...




15 Şubat 2014 Cumartesi

L(EGO)suz çocuklardık biz...

Hepimiz aslında egosuz insanlar olarak dünyaya geliyoruz. Aileden gördüklerimiz, tecrübe ettiğimiz deneyimlerimiz, çevresel etmenler ve birçok faktör egomuzu oluşturuyor ve güçlendiriyor. Çocuklara bakın; egoları olmadığı için ne kadar kolay mutlu olabiliyorlar. Canı bir şey mi çekiyor? Söyler. Canı mı yandı? Ağlar. Beklentisiz, sonrasını düşünmeden, hesap etmeden hareket eder. Tek korkusu oyuncağının elinden alınmasıdır...

Hani Yeni Türkü diyor ya; "Biz büyüdük ve kirlendi dünya" diye, konuyla çok ilgisi olmasa da bir bakıma egomuz da bizi kirletiyor. Ego beslendikçe güçleniyor, güçlendikçe aslında o çok övündüğümüz egomuz bize faydadan çok zarar getiriyor.

Geçenlerde bir yerde oturuyorum, yan tarafta müzik aksesuarları satan bir dükkan var. Önünde minicik tatlı bir kız çocuğu bir adamla top oynuyor. Adam kızın üzerine attıkça topu, minik kız kahkahalara boğuluyor. Resmen içim gitti ya, dedim şu küçük kızın yerinde olmak için neleri vermezdim, ufacık bir şeyle ne kadar mutlu! Top kızın gerisine kaçınca, adam topu almak için yeltendi. Minik kız, beklentisiz bir şekilde adamın kucağına atladı ve sarıldı... Gözlerimin içi gülerken tüm bu gördüğüm güzel kareler bir yandan da düşünmeye sevk etti.

Biz büyük(!) insanlar, arkadaşımıza, annemize, babamıza, sevgilimize kızıyoruz, kavga ediyoruz, yeri geliyor bozuşuyoruz, uzaklaşıyoruz. İşte o noktada kaçımız beklentisiz, korkusuz, karşımızdan alacağımız tepkiyi hesap etmeden bu minik kız gibi sarılıp her şeyi unutmaya yeltenebiliyoruz? Kaçımız karşımızdan olumsuz tepki alma ihtimalinden korkmayıp içimizden geleni tüm şeffaflığıyla söyleyebiliyoruz? Yapabilenlerin önünde saygıyla eğiliyor, yapamayanları da yapmaya davet ediyorum.

Şu hayatta egosu yüzünden çok zarar görmüş biri olarak söyleyebilirim ki, ego çoğu zaman aslında hiçbir şey kazandırmıyor, belki de çok şey kaybettim şu güne kadar, bilmeden... Hadi arkadaşlar egolarınızı, koruma duvarlarınızı bir kenara koyun ve bugün benim için, kendiniz için içinizden geldiği gibi davranın. Bir şey kaybetmezsiniz, belki de kazanırsınız. Hatalıysam arayın! =)

5 Şubat 2014 Çarşamba

"Ben Sensiz Yapamıyorum" değil "Sensiz Yapmak İstemiyorum"

Şu hayatta mevcut tecrübelerimden öğrendiğim bir şey varsa, o da kimsenin vazgeçilmez olmadığıdır. Onsuz yaşayamazsın sanırsın, nefes alamayacağını düşünürsün. Acıyı dibine kadar yaşarsın, ancak an gelir gün gelir bakarsın hayat onsuz da devam ediyor.

Sensiz yaşayabileceğimi çok iyi biliyorum, belki çok daha iyi şartlarda yaşarım. Buradaki asıl nokta ne biliyor musun, ben sensiz yapamıyorum değil sensiz yapmak istemiyorum. Eğer sen de benimle aynı frekanstaysan, bir şeyleri benimle paylaşmak tarafındaysan, hadi gel ayrı gayrı değil BERABER olalım!